.
  Sağlık
 

 
El yıkamak kurtarır

El yıkama alışkanlığının kazandırılmasının çocukları pek çok bulaşıcı hastalıktan koruyacağı bildirildi.El yıkamak kurtarır

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Gazi Kalaycı, bulaşıcı hastalıkların önemli kısmının elle temas ile geçtiğini kaydetti.

Özellikle kreş, okul, yuva gibi toplu halde bulunulan ortamlarda çocukların ellerini yıkamalarının onları bulaşıcı hastalıklardan koruyacağına işaret eden Kalaycı, bu tür toplu yerlerde mutlaka çocukların ellerini yıkayabilecekleri temiz lavabo ile katı ve sıvı sabunların bulundurulması gerektiğini söyledi.

Çocukların tuvaletten sonra ve yemek yemeden önce mutlaka ellerini yıkamaları gerektiğini vurgulayan Kalaycı, evde ebeveynlerin okulda ise öğretmenlerin çocukları ellerini doğru yıkamaları konusunda eğitmeleri gerektiğini kaydetti.

Grip, nezle, bademcik iltihabı, zatürre, ishalli hastalıklar, tifo, hepatit B gibi bulaşıcı hastalıkların elle temasla geçebileceğin ifade eden Kalaycı, şu bilgileri verdi:

“Çocuklara el yıkama alışkanlığı kazandırılması çocukları pek çok bulaşıcı hastalıktan koruyacaktır. Örneğin gribal enfeksiyonlar hava yoluyla olduğu gibi elle temasla da geçebilir. Kreş, okul veya yuvada hapşıran bir çocuğun eline bulaşan salgılar, o çocuğun arkadaşının yüzünü ellemesiyle veya aynı oyuncaklara temas etmesiyle başka çocuklara bulaştırılabilir. Diğer bulaşıcı hastalıklar için de ellerin temizliği son derece önemlidir. Vücut sıvıları, yaralar ve kirli yerlere temastan sonra el temizliğine dikkat edilmelidir.”
___________________________________________________________________

Çalışanlar ofiste geçirdikleri zamanı stresten uzakta tamamlayabilirler. Nasıl mı?...


Çok sayıda çalışan üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, iş arkadaşlarından gelen manevi destek ve patronlardan gelen olumlu eleştiriler kişilerin stres seviyelerini düşürüyor.Ofiste stressiz saatler için...

California Üniversitesi’nin yaptığı araştırma çalışırken dış dünyayla çok fazla ilgilenmenin çalışanların stresli bir gün geçirmesine neden olduğunu da ortaya koydu.

Arkadaşlarını görebileceği mesafede oturmalı
İş yerinde huzurlu bir gün geçirmek isteyenler için verilen bir başka tavsiye ise kişinin herkesten izole bir şekilde çalışmak yerine iş arkadaşlarını görebildiği bir mesafede çalışması.

Kariyer merdiveninde alt basamaklarda olanların daha çok stresli olduğunu söyleyen anket sonuçları kariyer hedefinin iyi belirlenerek o yönde yol almanın kişinin stresini azalttığını ortaya koydu.

Cep telefonunu kapatanlar daha mutlu
Anket sonuçlarına göre evine gittiğinde cep telefonunu kapatan çalışanlar iş yaşamında daha mutlu. Ayrıca imkanı olanların öğlen arasında şekerleme yapması stresi azaltmanın bir başka yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Evcil hayvan besleyin
Ofiste çalışanları rahatlatan bir başka faktörün de iş yerlerinde beslenen evcil hayvanlar olduğu ortaya çıktı. Balık, kuş gibi hayvanlarla ilgilenen çalışanlarının yaratıcılıklarının arttığı anketlerin ortaya koyduğu bir başka sonuç
___________________________________________________________________

Sigaranın zararları

  Dudak, yanak ve gırtlak kanserine neden olur. Hatta sigarayı yakmadan dudağında taşıyan yada tütün çiğneyenlerde de ağız için kanserleri görülür.

Dilde, tat alma duyusunda bozulmalar olur.

Beyin hücrelerinin ölümüne yol açar. Öğrenme bozuklukları, hafıza zayıflığı ve erken bunama görülür.

Göz merceğinin saydamlığının azalmasına yani katarakta sebep olur.

Cildin yapısının bozulmasına neden olur. Leke ve kırışıklık oluşur. Selülitlere sebep olur.

Burunda koku alma duyusu azalır.

Sinüzit, farenjit, bademcik ve orta kulak iltihabı gibi üst solunum yolu hastalıklarına yol açar.

Damar sertliğini hızlandırır. Beyin ve kalpte damar tıkanıklığına neden olur. Kalp krizi ve tansiyon yükselmesi görülür.

Erkeklerde iktidarsızlığın başlıca sebeplerindendir. Ayrıca mesane kanserinin önemli nedenlerindendir.

Akciğerlerde çeşitli hasarlara, astım ve kronik bronşit gibi hastalıklara neden olur. Bronşlarda ve akciğerlerde birçok çeşit kanserin oluşmasına neden olur.

Gastrit, ülser ve reflü hastalığına sebep olur. Mide ve yemek borusu kanserine yol açar.

Gebelikte tüketilen sigara düşük doğumlara ve bebekte gelişme geriliğine neden olur.

Erken menopoz ve rahim kanserinin sebebidir.

Parmaklarda sararmaya ve tırnaklarda zayıflamaya yol açar.

Kemik erimesine neden olur.

Burger hastalığına sebep olur. Bu haslatık, el ve ayaklardan başlayarak tıkanıklığa yol açar ve uzuvların kesilmesi gerekir.

Vücutta yorgunluk, uykusuzluk hali, stres, gerilim, performansta düşme ve reflekslerde azalma görülür.

Pankreas kanseri riski artar.

Hastalık, yara ve ameliyat tedavileri uzun sürer.

Kullanılan ilaçları etkisizleştirebilir.

Bütçenize yük olur, çevre kirliliğine yol açar, yangınların en önemli sebeplerindendir.

Çocuklarınız kanseri önleyen genlerden yoksun hayata gelir.

Hamilelerde %10-15 eksik kiloda doğuma ve bebek zeka eksikliğiyle doğar.

Çevrenizdekileri de bu zararları verirsiniz. Çocuğunuzun sigaraya başlama oranı daha fazladır.

___________________________________________________________________

Yalan nasıl anlaşılır?


Yalan söyleyen kişi göz temasında bulunmamaya çalışır, göz göze gelmemek için elinden geleni yapar. Yalan söyleyen ya da bir gerçeği saklayan kişi, ellerini ve kollarını daha az kullanır. Soru sorulduğunda elleri sımsıkı kapanıyor veya avuçları aşağı dönüktür. Ellerini yüzüne ya da boynuna doğru götürüyor olabilir. Bunun haricinde bedeniyle pek temas kurmaz. Verdigi cevap nedeniyle içinin rahat olduğunu göstermeye çalışan kişi belli belirsiz kaçamak bir şekilde omzunu silker. El ve kol hareketleri ile soylediği sözler arasında zamanlama hatası vardır. Şaşırmış, korkmuş ya da mutluymuş rolü yapıyorsa, yüzünde beliren ifade, ağız bölgesiyle sınırlı kalacaktır. Genellikle yalan söyleyen kişinin sırtı dik pozisyonda değildir. Kendisini itham eden insandan uzaklaşmak isteğiyle muhtemelen bakışlarını kapıya doğru çevirir. Konuştuğu insanla ya çok az fiziksel temas kurar ya da hiç kurmaz. İşaret parmağını ikna etmek istedigi kişiye yöneltmez. Kendisini itham eden kişiyle arasına bir takım nesneler koyar. Bilinçaltından sızan gerçek duygular, düşünceler ve niyetler dil sürçmesi şeklinde ortaya çıkar. Karşısındaki kişi anlattığı hikayeye inanana kadar fazladan bilgi vermeye devam eder. Sorulara asla doğrudan cevap vermez, dolaylı olarak ima eder. Yalan söyleyen kişi, ‘ben, biz ve bizim’ gibi zamirleri ya çok az kullanır ya da hiç kullanmaz. Kullandığı kelimeler açık ve net olmayabilir. Sorulan soruya oranla aşırı bir tepki gösterir. Bütün sorularınıza cevap verebilir ama kendisi size soru sormaz. Konu değiştirildiğinde rahatlar ve gerginliği azalır. Haksız yere suçlandığına sinirlenmez. ‘gerçegi söylemek gerekirse’, ‘dürüst olmak gerekirse’ ve ‘neden yalan söyleyeyim ki’ gibi cümleler kullanır. Soruyu önceden düşünmüş ve cevabı hazırlamıştır. Sorunuzu tekrar etmenizi ister ya da soruya soruyla karşılık verir. Konuşmasına, ‘yanlış anlamanı istemem ama’ gibi bir cümleyle başlar. İlginizi dağıtmak için şaka yapar ya da dalga geçer. Daha ayrıntılı açıklama gerektiren konuları sıradan bir şeymiş gibi aktarır
___________________________________________________________________

Fast food beyin sağlığını bozuyor

'Zihin Sağlığı Vakfı'nın araştırmasına göre, yararlı yağların, vitamin ve minerallerin eksik alınması ile fast food tarzı beslenme, 'depresyon, Alzheimer ve şizofreniye' neden oluyor

İNGİLTERE'DE yapılan bir araştırma, son zamanlarda halkın beslenme tarzındaki değişikliklerin zihin sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlara yol açtığını gösterdi. 'Sustain' adlı örgüt ile Zihin Sağlığı Vakfı'nca desteklenen araştırmanın sonuçlarına göre, fast food tarzı beslenme ile yararlı yağların, vitamin ve minerallerin eksikliği 'depresyon, Alzheimer ve şizofreni' ile doğrudan ilişkili. Araştırmacılardan Courtney Van de Weyer, "Vücudu iyi beslemek, zihni de iyi beslemek anlamına geliyor" dedi.

ARAŞTIRMAYA göre, yemlerde kullanılan katkı maddeleri ve tarım ilaçları, hayvan organizmasında değişikliğe yol açıyor. Bu nedenle de insanlar, omega 6 adlı yağ asidini, omega 3'ten çok daha fazla tüketir hale geliyor. Bu dengesizliğe vitamin ve mineral eksikliği de eklenince, depresyon ve hafıza sorunları ortaya çıkıyor. Araştırma raporunda, beslenme tarzında aminoasitlere, özellikle de balık tüketimine daha fazla yer verilmesi gerektiği belirtiliyor.

Beyne faydalı yiyecekler:

  • Sebzeler (Lifli olanlar)
  • Tohumlar ve fındık
  • Meyve
  • Buğday, kepek
  • Organik yumurta
  • Organik olarak yetiştirilen ya da vahşi olarak avlanan balıklar (Özellikle yağlı olanlar)

    Beyne zararlı yiyecekler:
  • Kızartılmış fast food yiyecekler
  • Rafine edilmiş ve işlenmiş besinler
  • Alkol
  • Şeker
  • Çay ve Kahve
  • Besinlere konulan bazı ek maddeler
  • Tarım ilacı içeren besinler
    _____________________________________________________________________

    Hastalıksız bir kış için 6 kural

    Havaların soğuduğu şu günleri sağlıklı geçirmek için yapılması gerekenlerin bir listesini hazırladık


    TAYLAN KÜMELİ / bir kibrit kutusu lezzet


    1- Baklagilleri ihmal etmeyin: Kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya gibi türleriyle iyi birer protein kaynağı olan baklagiller, et veya kıyma eklenmeden de tüketilebilecek bir besin grubudur. Haşlama olarak sebze yemeklerinize ve salatalarınıza da ilave edebilirsiniz. Haftada 2-3 kez tüketilmelidir.
    2- Gribe karşı C vitamini: Vücut direncinin azalmasıyla baş gösteren gripten korunmak için kuşburnu, maydanoz, kırmızı ve yeşil sivri biber, roka, kivi, portakal, mandalina ve limon gibi C vitamini yönünden zengin meyve ve sebzeler daha fazla tüketilmelidir.
    3- Bağışıklık için sebze tüketin: Sebze ve meyveler, önemli vitamin ve mineral kaynağı olmalarının yanı sıra antioksidan özellik gösterirler. Toksinlerin uzaklaştırılmasında önemli rol üstlenen A, C, E vitaminlerinin kaynaklarıdır. Özellikle koyu yeşil, sarı, turuncu, kırmızı ve mor sebze ve meyveler beslenme düzeninde sıklıkla yer almalıdır. Her gün en az 5-6 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir.
    4- Kahve yerine kuşburnu: Soğuk kış günlerinde çay, kahve, kola, kakao gibi kafein içeren içecekler yerine C vitamini yönünden zengin olan kuşburnu çayı gibi bitki çayları, yeşil çay, rezene, melisa, papatya ve ısırgan otu çayı gibi rahatlatıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici bitki çayları tercih edilmelidir. Su tüketimine de yaz dönemindeki kadar önem verin, 2.5-3 litre suvı tüketin.
    5- Sıvıyağ kullanın: Kış aylarında fazla miktarda yağ tüketimi, kilo artışlarına neden olur, vücudun bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek hastalıklara yakalanma riskini artırır ve hastalık süresini uzatır. Bu nedenle tereyağı ve margarinlerden kaçınılmalı, sıvı yağlar kullanılmalı.
    6- Güneş ve süt ürünleri şart: Kış mevsiminde güneş, yüzünü daha az gösterdiğinden, güneşten alınan UV ışınları ile deride sentezlenen D vitamininden bu mevsimde yoksun kalınır. Özellikle kemik ve diş gelişimi için önemli olan kalsiyumun vücutta kullanılmasını, depolanmasını sağlayan D vitamini gereksinimini karşılamak için güneş ışınlarından yararlanılabildiği ölçüde yararlanılmalı, süt ve süt ürünleri, balık gibi diğer D vitamini kaynakları da tüketilmelidir.


    Sebze çorbası
    Malzemeler: Bir orta boy lahananın 4'te biri, 2 adet kabak, 1 adet kereviz (sapıyla), 1 pırasa, 1 paket brokoli, 4 adet domates, 1 yemek kaşığı sıvıyağ ve baharat.
    Hazırlanışı: Malzemeleri bir tencerenin içine doğrayın. Yağı, dilediğiniz baharatları, 5-6 bardak suyu ekleyerek pişirin. Piştikten sonra limon ve pul biber de eklenebilir.
    _____________________________________________________________________

    Minerallerle dengeli bir yaşam!

    Canlı varlıkların yaşamlarını sürdürebilmeleri için minerallere gereksinimleri vardır. Besinlerle birlikte yeterince alınabildiğinden, yeterli ve dengeli beslenen insanlarda eksikliği çok fazla görülmemektedir.

    İnsan vücudunun % 4 - 5'i minerallerden oluşmaktadır. Vücudun fazla miktarda gereksinim duyduğu kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, klor ve sülfür gibi mineraller makro mineraller, gereksinimin daha az olduğu demir, bakır, çinko, iyot, flor, manganez, selenyum, krom ve mobilden gibi mineraller ise mikro mineraller (eser elementler) diye adlandırılmaktadır.

    Peki, bu tür maddelerin alınımında ve vücudumuzda tam olarak emildiğinden emin olmak için dikkat edilecek durumlar;

    • İlaçları oda sıcaklığındaki taze bir bardak su yardımı ile alınız. Soğuk su ilaçların emilimini bozar ve yavaşlatır.
    • İlaç alımından sonra en az 15–20 dakika kahve veya çay tüketmeyiniz. Bu durum ilaçların emilimi bozar.

    Bu ilaçların yiyeceklerle kullanımına bakarsak;Yiyeceklerle birlikte alınanlar:

    Yağda eriyen vitaminler (ADE),C0-enzimQ–10, vb ilaçları günlük dozlarını öğünlerle birlikte alırsanız emilimleri daha fazla olur.Öğünler dışında alınanlar:

    1-Probiyotikler bağırsak florası için faydalı etkilere sahip olan canlı bakteriler bileşimi ve bağırsak sistemini destekleyerek hastalık yapan mikroorganizmaların üremesine engel oluyorlar. Bu besinler ya sabah ilk iş olarak ya da gece yatarken alınmalıdır.

    2-Aminoasitler; uzun zincirler oluşturarak proteinleri, proteinlerde karmaşık bir şekilde organize olarak hücreyi meydana getirir. En az yemeklerden 30 dakika önce veya sonra alınmalıdır.Her iki türlü alınabilenler;

    Bitkisel ilaçlar, bunları tüketirken mutlaka hekime danışmak gerekmektedir. Mineraller, özellikle mineraller yemeklerle birlikte alınmalıdır, fakat çinko boş mideye veya geçe geç vakit alınması yararlıdır.İlaçların şekilleri nelerdir?

    Bu tür ilaçlar tablet, kapsül, toz veya sıvı halde bulunabilirler.

    • İlaçları yutmakta güçlük çekiyorsanız onları parçalayıp yutabilirsiniz.
    • Kapsül kullanacaksanız jelatinli olmayanları terci ediniz
    • toz ve sıvı ilaçların kullanımı ve emilimi daha kolaydır.
    • İlaçları seçerken doğal olmalarına dikkat edin, yapay tatlandırılmış veya renklendirilmiş ilaçları tercih etmeyiniz.Kullanım dozları ne olmalıdır?

    Bu türlü ilaçların kullanımı sırasında günlük alınacak dozlar titizlikle hesaplanmalı ve ilaçların tüm uyarıları okunmalıdır. Yüksek dozlarda alınacak ilaçlar vücutta geri dönüşümü olmayan hasarlar yaratabilir. Bu tür ilaçlar besinlerle veya diğer ilaçlarla etkileşim içersine girebilir ve vücudumuza zararlı olabilirler.

    _____________________________________________________________________
    Güzel gülüş -fark yaratır




    Eğer gülüşünüzden memnun değilseniz ve bir değişiklik yapmayı düşünüyorsanız, öncelikle nasıl bir gülüşe sahip olmak istediğinize karar verin, sonra da harekete geçin.

    Güzel bir gülüş için öncelikle işin uzmanına başvurmak gerektiğine değinen Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, "Doktorunuz yüz hatlarınıza ve ağız yapınıza uygun olarak çeşitli yöntemlerle size yardımcı olacaktır" dedi.
     
    Bilgisayarda estetik görüntüleme tekniği
     
    Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, "Diş hekiminiz tarafından öncelikle sizin yüz ve dişlerinizin çeşitli açılardan dijital fotoğrafları çekilir. Daha sonra bu fotoğraflar özel ve bu amaçla yazılmış bir program yardımı ile hayal ettiğiniz görüntü üzerinde çalışarak size çeşitli alternatifler sunar. Bu yöntemin diğerlerine göre en büyük avantajı, size üzerinde düşünmeniz için çeşitli alternatifler sunması. Bu sistem sayesinde, yeni gülüşünüz için yapılacak işlem sonrası görünümünüzle ilgili uzun zaman alacak ve belki de sonradan hiç memnun olmayacağınız işlemlere boş yere para harcamazsın" dedi.
     
    Direkt komposit uygulama
     
    Bu yöntemde dişlere doğrudan plastik bir dolgu maddesi uygulandığını belirten Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, dişlerin üzerinde bir heykeltıraş gibi çalışılarak yeniden yapılandırıldığını kaydetti.
     
    Kışlaoğlu, bu geri çıkarılabilir madde ile de bir ya da iki gün geçirerek, fikirlerini alarak, son kararın verilebileceğine dikkat çekti:
     
    "Kaplamalarınız hazırlanırken, geçici olsa da, gerçek dişlerinize yakın bir biçimde renklendirilmiş ve normal fonksiyonlarını yerine getirebilecek şekilde üretilen kaplamalar dişlerinizin üstüne takılır.
     
    Sizi gerçekten mutlu edecek bir sonuca ulaşabilmek için bu kalıpları, üç ile altı hafta sürekli olarak kullanmanız önemli. Çünkü bu, yeni dişlerinizin son halini almadan önce bir çeşit final provası olacaktır.
     
    Böylece diş hekiminiz, sizin ağız yapınıza uygun ve rahat hissedeceğiniz şekilde düzenlemeleri yaparak son şeklini kazandırabilecektir."
    _____________________________________________________________________

    Aşı Çalışmaları Tartışılacak

    Türkiye'de sürdürülen aşılama ve bağışıklama sempozyumda ele alınacak.

    Türkiye'de sürdürülen aşılama ve bağışıklama çalışmalarıyla dünyada bu konudaki gelişmeler 2. Ulusal Aşı Sempozyumu'nda ele alınacak.

    Ulusal Aşı Sempozyumu'nun ikincisi, 31 Ekim-3 Kasım günleri arasında Ankara'da toplanacak. Sempozyumda Sağlık Bakanlığı yetkililerinin yanı sıra aşılama konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde önde gelen uzmanların bir araya gelecek.

    Yapılacak oturumlarda Türkiye'deki aşılama çalışmalarındaki mevcut durum ve gelişmeler, rutin aşı uygulamaları, aşı programının oluşturulması, ABD'de ve Avrupa ülkelerindeki uygulamalar, kuş gribine karşı aşı çalışmaları gibi toplum sağlığını yakından ilgilendiren konular ele alınacak.

    Toplantıya katılacak yabancı uzmanlar arasında, İngiltere'deki Meningokok Referans Laboratuvarı'ndan Ray Borrow, Almanya'nın Mainz kentindeki Johannes Gutenberg Üniversitesi'nden Joe Schmitt, ABD'deki Minnesota Üniversitesi'nden Khristine Nichol, Londra'daki Imperial College'den David McIntosh, ABD'deki Harvard Kamu Sağlığı Enstitüsü'nden David Bloom, Finlandiya Tampere Üniversitesi'nden Timo Vesikari gibi alanlarında tanınmış bilim insanları da bulunuyor.
    ______________________________________________________________________
    Bağımlılığa Son


    Beynin bir bölgesi etkisiz hale getirerek bağımlılığa son verilebilir

    Bağımlılık bugün için hemen herkes için bir tehdit. Uyuşturucu, sigara ya da alkol bağımlısı olmayabilirsiniz, ancak bütün gününüzü internet karşısında geçiriyorsanız veya alışverişten kendinizi alamıyorsanız siz de bağımlısınız.

    Şilili bilim adamlarına göre, beynin bir bölgesini etkisiz hale getirerek bağımlılığa son vermek mümkün.

    Sonuçları Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, beyin ve vücutta birçok fonksiyonu canlandıran uyarıcı olan, anfetamin bağımlısı fareler üzerinde yapılan deneyler büyük ölçüde başarılı oldu.

    Deneyde, anfetamin bağımlısı farelere, beynin kulağın biraz gerisine denk gelen bölgesinde yer alan, vücudun durumunu ve psikolojik ihtiyaçlarını süzdüğüne inanılan insulayı 20 dakika boyunca uyuşturacak bir madde enjekte edildi.

    Daha sonra biri karanlık, diğeri aydınlık iki odalı kafeslere konulan farelerin alışkanlıklarını değiştirerek karanlık odaya gittiği, uyuşturucunun etkisi geçtikten sonra ise daha önce anfetamine alıştırıldıkları aydınlık odaya geçtikleri görüldü.

    Böylece araştırmacılar, insulanın geçici olarak etkisiz hale getirilmesinin, farelerin bağımlı olduğu maddeye ihtiyaç duymamalarını sağladığını buldu. Bunun bazı tedavilerin istenmeyen etkilerini de gidermeye yardımcı olabileceği de belirtiliyor.

    Daha önceki araştırmalar, insula hasarının sigara içenlerin nikotin ihtiyacını büyük ölçüde azaltabileceğini göstermişti. Özellikle kalp krizinin sebep olduğu insula hasarının ardından 19 sigara bağımlısından 12'si sigarayı rahatlıkla bırakmıştı. 
    _____________________________________________________________________

    Güzele bakmak beyne faydalı’


    Güzellik 
    ve cinsel çekicilik konusunda yapılan bilimsel araştırmaların, güzel olana bakmanın insan beyni için ödüllendirici etkisi olduğunu ortaya koyduğu bildirildi.

    KAYSERİ - Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Eşel, güzelliğin tanımlanmasının oldukça zor olduğunu, ancak bu konuda yapılan bilimsel çalışmalarda hoşa giden bir şeye ve güzele bakıldığında beynin “Anterior Singulat” adı verilen merkezinde aktivite artışı olduğunun belirlendiğini belirtti.
    _____________________________________________________________________
    Türkiye'de Enfeksiyon Hastalıkları


    Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanları Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer, ortalama yaşam süresinin uzaması ve şeker, böbrek yetmezliği, kalp ve karaciğer hastalıklarının bazı enfeksiyonlar için risk oluşturmasının erişkinlerde de zorunlu aşı uygulamalarını gündeme getirdiğini belirterek, "Bugün için en önemli uygulamalar grip ve zatürre aşılamalarıdır" dedi.

    Türkiye açısından sorun olan enfeksiyonlarla bunların tanı ve tedavisindeki yenilikler, viral hepatitler ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastalardaki enfeksiyonlar, Ankara'da düzenlenen EKMUD Kongresi'nde ele alınıyor.

    EKMUD Başkanı ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 600'e yakın uzman ve bilim adamının katıldığı kongrenin gerek içerdiği konular gerekse dile getirilen görüşler açısından "son derece önemli" bir toplantı olduğunu söyledi.

    Toplantıda ele alınan konuların başında, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji alanındaki gelişmelerin geldiğini ifade eden Usluer, kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili ülke çapında bir isim karmaşası bulunduğunu kaydetti.

    Usluer, "Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji bir klinik branş olduğu gibi, o dalın içinde yer alan laboratuvarların işletilmesi de söz konusu. Mecburi hizmete giden uzmanlarımız klinik mikrobiyolojinin olmadığı yerlerde mikrobiyoloji laboratuvarlarının sorumlusu olarak çalışıyor. Oysa, dalımızdaki enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyolojinin isim bütünlüğünün devamı çok önemli" diye konuştu.

    Erişkinlerin Aşılanması
    Ülke için yeni bir kavram olan erişkinlerin aşılanmasının da kongrenin gündem maddeleri arasında olduğunu bildiren Usluer, Sağlık Bakanlığı Bağışıklama Danışma Kurulu'nun erişkin bağışıklama kavramını ele alarak, erişkinlerde de çocuklarda olduğu gibi düzenli bağışıklamaya geçilmesi kararı aldığını belirtti.

    Bu konunun Sağlık Bakanlığı düzeyinde ele alınmasının, sosyal güvenlik kurumlarınca geri ödemenin yapılmasını, aşıların uygulanabilirliğini ve hedeflenen oranlara ulaşılabilmeyi sağlayacağını kaydeden Usluer, EKMUD'un da bu programa destek vereceğini anlattı. Usluer, şunları söyledi:

    "Erişkinlerin aşılanması denilince daha önce Hepatit-B ve çocukluk aşılarının devamı olan tetanoz aşıları anlaşılıyordu. Bugün ise ortalama yaşam süresinin uzaması ve şeker, böbrek yetmezliği, kalp ve karaciğer hastalıklarının bazı enfeksiyonlar için risk oluşturması, erişkinlerde de zorunlu aşı uygulamalarını gündeme getirdi. Bugün için en önemli uygulamalar grip ve zatürre aşılamalarıdır. Bu iki enfeksiyon, etkin aşıların risk gruplarında doğru zamanda ve şekilde uygulanması halinde önlenebilirken, hastaneye yatışlar ve ilişkili ölümler azaltılabilir."

    "Türkiye'de risk grubundaki hastalardan yüzde 1'inin bile aşılanmadığını" anlatan Usluer, bu oranın ABD'de ve gelişmiş Avrupa ülkelerinde yüzde 80'ler civarında olduğunu belirtti.

    Hangi Aşılar Ne Zaman Uygulanmalı
    Usluer'in verdiği bilgiye göre, Türkiye'de her yıl 500 bin kişinin yakalandığı tahmin edilen zatürre, özellikle küçük çocuklar, yaşlılar, kalp, şeker, böbrek ve bronşit hastalarında ölümlere yol açabiliyor.

    Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) özellikle kalp, akciğer ve böbrek hastalarıyla diyabet gibi kronik hastalığı olanların, 65 yaşını aşanların ve huzurevleri gibi toplu yerlerde yaşayanların aşılanarak bu hastalıktan korunabileceği belirtiliyor. Usluer, zatürre aşısının yılın herhangi bir döneminde uygulanabileceğini dile getirdi.

    Usluer, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kalp, akciğer, böbrek ve şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olanlarda gribin daha ağır seyrettiğini ve ölüme kadar varabilen ciddi sonuçlara yol açtığını belirterek, grip aşısı için en ideal zamanın Ekim-Kasım ayları olduğunu, ancak grip mevsimi boyunca aşılama yapılabileceğini bildirdi.

    28 Ekim Pazar gününe kadar devam edecek kongrede, kronik hepatitlerin tedavileri, yoğun bakımda enfeksiyon sorunu, gebelikte sorun olan enfeksiyonlar ve antibiyotiklerin kullanımı gibi konular tartışılacak.



  •  
      page counter  
     
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol