.
  Haberler
 
İnsanoğlu, 3000 Yılında Gollum’a Benzeyecek
       gollum gollum1  gollum2

London School of Economics öğretim üyelerinden evrim teorisyeni Dr.Oliver Curry, insanın fiziksel gelişiminin 3000 yılında doruk noktasına ulaşacağını ve insan ırkının ilerki yıllarda iki farklı tür haline geleceğini iddia etti.
 
 
Dr. Curry’ye göre o dönemde insan ırkı ikiye ayrılacak. Egemen, çekici ve zeka düzeyi üst seviyedeki ırkta ortalama boy 2 metreye, ortalama ömür de 120 yıla çıkacak. Alt sınıf sayılabilecek ırkta ise boy kısalacak, insanlar çirkinleşecek ve Gollum gibi çocuksu ama korkunç bir yüze sahip olacaklar. Dr. Curry’ye göre, 10 bin yıl sonra teknolojide sağlanan gelişmeler paralelinde insanın görüntüsü dramatik bir biçimde değişirken, ilaçlar yüzünden insanların bağışıklık sistemi zayıflayacak. İnsanlar daha çocuksu bir görünüme kavuşacak.
_____________________________________________________________

Alarm taklidiyle hayat kurtardı



ABD’de yangın alarmının sesini taklit eden papağan, aileyi yangından kurtardı.

Indiana Eyaleti’nde meydana gelen olayda, ev sahibi Shannon Conwell ve oğlu, yangın alarmının sesiyle değil de evin papağanı Peanut’un taklit çığlıklarıyla uyanarak ölümden döndü. Henüz belli olmayan bir nedenden dolayı başlayan yangından, Amazon papağanı Peanut sayesinde kurtulduklarını söyleyen Conwell hayatlarını Peanut’a borçlu olduklarını belirtti. _______________________________________________________________________________

32 Yıllık Kuraklığın Sebebi Küresel Isınma


Selçuk Üniversitesi (SÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü tarafından Türkiye'de ilk kez yapılan "küresel ısınmanın 3 boyutlu etki analizi"nde, son 32 yılda artan kuraklığın küresel ısınma kaynaklı olabileceği ağırlık kazandı.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın, yaptığı açıklamada, küresel ısınmanın Türkiye'deki iklimsel etkilerini belirlenmek için, daha önce Türkiye'de yapılmamış bir çalışmaya imza attıklarını söyledi.

Bu çalışmada, küresel ısınmanın, Türkiye'deki sıcaklık ve kuraklığa etkilerinin 3 boyutlu analiz modelleriyle değerlendirilmesinin yapıldığını anlatan Aydın, "Türkiye'de bu düzeyde ilk kez gerçekleştirilen araştırmada, 1975-2006 yılları arasında 76 il merkezinde yapılan aylık ortalama sıcaklık, ortalama toplam yağış
miktarı ve ortalama 5 santimetre derinlikteki sıcaklık değerleri birlikte kullanıldı" dedi.

Araştırmada, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün verilerinin kullanıldığını belirten Aydın, iklim değişikliği gibi çok uzun yıllar boyunca gerçekleşen bir değerlendirmeyi yapmak için 32 yıllık verinin çok yeterli olmadığını ancak eldeki kayıtlı veriler bununla sınırlı olduğu için daha geriye gidemediklerini ifade etti.

Bu çalışma sonucunda elde edilen maksimum sıcaklık değişim modellerinden şubat, mart ve nisan aylarında 1998 ve 2001 yıllarında Türkiye genelinde tüm illerde 5 dereceye kadar bir sıcaklık artışının olduğunun gözlendiğini ifade eden Aydın, yağış değişim modellerinde ise ocak, mart, nisan, mayıs aylarında ortalama yağış değerlerinde yaklaşık 200 milimetreye ulaşan düşüş olduğunu belirtti.

Aydın, haziran ve temmuz aylarında ise ortalama yağış değerlerinde yaklaşık 60 milimetreye ulaşan düşüş yaşandığını ifade etti. Prof. Dr. Aydın, 5 santimetre derinlikteki ortalama toprak sıcaklık değişim modelleri sonuçlarında ise yağış değerlerinin azaldığı yıllarda toprak sıcaklığında artış olduğunun tespit edildiğini anlattı. Analiz edilen 32 yıllık dönemde, zaman zaman sıcaklığın yükseldiği
dönemler olduğu gibi havanın soğuduğu, sabit kaldığı dönemlerin de yaşandığını vurgulayan Aydın, şunları kaydetti: "Bu çalışmamızda küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkilerini araştırdık. Sıcaklık artış değerlerine bakarak, 'küresel ısınma vardır' dememiz biraz zor. Ancak küresel ısınma konusunda 'Türkiye'de beklenen
tüm etkiler görülecektir' diye de bir kaide yok. Akdeniz, İç Anadolu gibi bölgeler için zaten küresel ısınma etkisi 'kuraklık şeklinde olacaktır' deniliyor. 32 yılık yağış değerlerini incelediğimizde ise hakikaten eylül, ekim ayları hariç diğer aylarda genel olarak bir yağış azalma eğilimi var. Bu çalışmada son 32 yıl içinde daha kurak bir dönem yaşadığımız ortaya çıkıyor. Yaşanan kuraklık,muhtemelen küresel ısınmanın bir neticesi olabilir.

SU KAYNAKLARIYLA İLGİLİ ÇOK CİDDİ ÇALIŞMALAR YAPILMALI

"Kuraklık küresel ısınma sebebiyle yaşanıyorsa bu kurak eğilim devam edecek demektir" diyen Aydın, "bu verilerden çıkarılabilecek sonuç, kuraklık eğiliminin görüldüğüdür. Bunun devam etmesi durumunda kuraklığın daha ciddi boyutlarda hissedileceğidir. Bu da su kaynakları, su yönetimiyle ilgili çok ciddi çalışmalar yapmayı gerektirecek bir durum olduğunu gösteriyor. Zaten bizim vurgulamak istediğimiz buydu" dedi.
_______________________________________________________________________________

Cem Yılmaz Soyunacak

BAŞARILI KOMEDYEN CEM YILMAZ'IN, MUSTAFA KOÇ'A ANLATTIĞI İLGİNÇ REKLAM PROJESİ..
Tüpraş için bir reklam fikri olduğunu söyleyen Cem Yılmaz, bu projeyi karşılaştıkları bir yerde Mustafa Koç’a da anlatmış. Cem Yılmaz’a göre bu reklam asla çekilemez. “Neden?” sorusunu kahkahalarla yanıtlıyor ünlü komedyen: “Çünkü Tüpraş’ın içinde çırılçıplak koşuyorum...” Ve çok yanlış anlaşıldığı için bunun bir şaka olduğunu sözlerine eklemeden edemiyor.


Yaptığı işler kadar kazandığı para da insanların ilgisini çeken Cem Yılmaz, aldığı ücretle ilgili yazılanların yanlış olduğunu söylüyor. Reklamlardan, basına yansıyan rakamlardan fazla kazandığını söyleyen Cem Yılmaz, “Vay götürdü parayı diye curcuna çıkıyor, halbuki daha fazla almışım” diyor. Yılmaz, eğer bir gün komedyen olmayı bırakırsa Ali Taran’ın yanında reklamcı olarak çalışabileceğini de belirtti.

Telekom’a katkım % 20’yi buldu

“Kandırmak da istemem, kandırılmak da. O nedenle reklamını yapacağım ürünü iyi tanımaya çalışırım” diyen Cem Yılmaz şöyle konuştu:

“Evdeyken herkesin farkında olmadan cep telefonu kullandığı bir dünyada ’Evdeyken ev telefonu, işteyken iş telefonu ’ dedim ve bunun işe yaradığını söyleyebilirim. Çünkü öğrendiğime göre yüzde 20’ye yakın bir artış olmuş.”
______________________________________________________________________________

 

Minik Rabia'dan Dünyaya Ders

İzmir'de 4. sınıf öğrencisi Rabia Şerife Yıldırım, bayram harçlıklarından biriktirdiği parayı, Mehmetçik Vakfı'na verilmek üzere Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a yazdığı mektupla gönderdi

_______________________________________________________________________________

Uzayda İnşa Çalışmaları
uzayda çalışma

Astronotlar istasyona eklenecek modülün parçalarını yerleştirecek.

Dünya yörüngesindeki Uluslararası Uzay İstasyonu'nda inşa çalışmaları sürüyor.

Discovery uzay mekiğiyle İstasyon'a giden astronotlar ikinci uzay yürüyüşünü yapıyor.

İstasyona kenetlenen Discovery uzay mekiğinin 2 astronotu, yeni bir modülün istasyona eklenmesi için yapılacak 5 zorlu yürüyüşten ikincisine çıktı.

Yaklaşık 7 saat sürmesi beklenen uzay yürüyüşünde astronotlar yeni modülün bazı parçalarını yerleştirecek, robot kolda ve güneş panellerinde bazı ayarlamalar yapacak.

Bir otobüs büyüklüğündeki yeni modül, montajı tamamlandığında, çevresine eklenecek 4 üniteye de ev sahipliği yapacak.
_______________________________________________________________________________

 

Beyindeki Anıların Resmi Çekildi

beyindeki anılar

ABD’li uzmanlar, beyinde anıların oluşum anı sırasında hücreler arasındaki iletişimi gösteren yüksek çözünürlükte fotoğraflar çekmeyi başardılar.Bilimadamları, beyindeki anıların haritasını çıkarmanın yolunu açacak bir keşif yaptı.
Araştırmada, bir farenin labirentte yolunu bulmasına kadar geçen süre içinde, beynindeki sinir hücreleri arasında 10 bin sinaps, yani kimyasal haberleşme olduğu anlaşıldı.

Bunu anlamak için ilk fare grubunun labirentte serbestçe dolaşmasına izin verildi, ikinci gruba hafıza kaybına neden olan ilaç verildi, üçüncü grup ise kontrol amacıyla kullanıldı. Sonuçlar ise üç grubun beyin faaliyetleri karşılaştırılarak elde edildi.

İncelenen bölgedeki sinir hücrelerinin her zamankinden daha güçlü şekilde birbirlerine bağlandıkları tespit edildi.

Uzmanlara bakılırsa bu sayede ileride insan beynindeki anıların haritası dahi çıkarılabilir.
____________________________________________________________________________________________

HER İŞİ MAKİNALAR GÖRECEK

robotlar
 


ABD'nin bilimi destekleyen, hükümete bağlı önemli kuruluşu Ulusal Bilim Vakfındaki tek Türk direktör Semahat Demir, beyinle ilgili hem hastalıkların teşhis ve tedavisi hem de beyin-bilgisayar arafazları konusunda önemli çalışmalar bulunduğunu belirterek, "uzun vadede insansı robotların gerçek olacağını" söyledi. Ulusal Bilim Vakfında biyomedikal mühendisliğinin yanı sıra 17 farklı bölümün direktörlüğünü yapan Demir, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, kurum olarak birçok bilimsel çalışmaya fon verdiklerini söyledi.

Bilim alanındaki gelişmeler ve yeni buluşların, hastalıkların tedavisi ve insan yaşamının kalitesini artırmada etkili olacağını belirten Demir, bu nedenle sadece çalışmalara fonlar vermeyip aynı zamanda bu projelerin başarılı olması için de ciddi çaba harcadıklarını söyledi.

Demir, kendisinin de uzmanlık alanı olarak, uzun yıllardır beynin ve kalbin matematiği üzerinde çalıştığını belirterek, işine çok tutkuyla bağlı olduğunu ve bu konularda incelemeler yapıp geleceğe olumlu etkilerden bulunmaktan çok mutlu olduğunu belirtti.

Semahat Demir, "Hücre seviyesindeki elektriksel aktiviteleri inceleyip kalp hastalıklarına bakıyoruz. Bunları bilgisayar modelleriyle sanal ortamda canlandırıyorum, böylelikle kalp ve kalbi etkileyen hastalık önlenmesine yönelik ilaçların geliştirmesinde bilgisayar simülasyonları yapıyorum. Bir nevi kalbin matematiğini inceleyip gelecekte ilaç ve diğer tedavilerde ne kullanılabilir, ona bakıyorum. Benzerini beyindeki hücrelere de yapıyorum. Çünkü bunun temeli matematik aslında" dedi. Beyin hastalıklarının teşhis ve tedavisi kolaylaşacak

Beyin konusundaki çalışmalarla ilgili soruları yanıtlayan Demir, bu alandaki çalışmaların ikiye ayrıldığını söyledi.

Demir, bunlardan biri olan tümör gibi "hastalıkların teşhis ve tedavisine" yönelik çalışmaların çok hızlı ilerlediğini kaydetti. Bu noktada, MR aletleri gibi beyni dıştan görüntüleme sistemlerinin geliştirilmesinin önemine dikkati çeken Demir, beyinden iyi görüntü alınabilmesinin, doktorların, sonuçlara bakar bakmaz hastalığa dair ayrıntılı fikre sahip olmasını sağlayacağını vurguladı.

Demir, kurum olarak verdikleri fonların da bu alanlardaki ilerlemeleri hızlandırdığını, yakın gelecekte tümör gibi beyinle ilgili hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli gelişmelerin tıp dünyasında yerini alacağını kaydetti.

Dokunmadan nesneleri hareket ettirmek mümkün olacak

Demir, beyin konusundaki ikinci tür çalışmaların ise beynin çalışma sistemini anlayıp bunu bilgisayarlara uygulamayla ilgili olduğunu söyledi. Sadece yüzde 1'i bilinen beynin daha çok çözülebilmesi için çalıştıklarını belirten Demir, bu tür çalışmaların teşhis ve tedavi yöntemlerine göre daha yavaş ilerlediğini, ama daha uzun vadede burada da başarılar elde edileceğini kaydetti.

Demir, "Beyin, analiz edilmesi gereken müthiş bir sistem. Ama en zor ve en geç öğreneceğimiz de beyin. Yine de tabii ki bu alandaki gelişmeler de başarıya ulaşacak ve hayata geçecek" dedi.

Bu kapsamda kurum olarak "beyin-bilgisayar arafazları" üzerine de fonlar verdiklerini anlatan Demir, bu alanda kendilerinden destek alan "büyük çalışmalar olduğunu" belirtti. Demir, beynin düşünce sistemini anlamanın, insanlık tarihi açısından çok önemli bir gelişme olacağına işaret ederek, "Beynin düşüncesi sayesinde insanın
bir niyeti olur. Bunu çözebildiğimizde, sadece beynin komutuyla, hiç dokunmadan uzaktaki aleti kıpırdatmak mümkün olacak veya robot gibi cihaz yaptıysanız, o
sizin beyninizin sinyallerine göre sizin yerinize harekette bulunacak" diye konuştu.

Beyni Okuyan Kasklar
beyni okuyan kask

Buluşların insan hayatını kolaylaştırmasını amaçladıklarını belirten Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesela pilotlar o kadar zor bir durumda çalışıyorlar ki, her an aniden hareket edip uçağı yönlendirmeleri gerekebilir, ama bunu o kadar hızlı yapamayabilirler. Ama pilotun düşüncesini okuyabilen bir kasktan olursa, kolunu kıpırdatmadan, düşüncesini kullanarak uçağı kıpırdatma ve ani durumlarda hızlı hareket etme imkanı da olabilir. Bu alandaki gelişmelerin tıp alanına da önemli katkıları olacak. Örneğin bir kimsenin kolu kopmuşsa ve doğal olarak beyinden sinyal alamıyorsa doğal ve yapay bir kola sahipse, bu kola beyinden sinyal gönderilmesi sağlanacak. Böylece kişi yapay kolunu rahatlıkla kullanabilecek. Yani eğer beyin şekilde  dışarıdaki bir kutuyu yönlendirebilirse, bu takma kolu da yönlendirebilir. Düşünceyi anlamak, niyeti anlamak, bunu motor aktivitesine geçirmek çok önemli."

Semahat Demir, beynin daha fazla çözülmesinin, depresyon gibi hastalıklarda insanların kendilerini daha fazla kontrol edebilmesini de sağlayabileceğini, otizm, alzheimer gibi hastalıkların tedavisine de yardım edilebileceğini söyledi.

İnsansı Robotlar

insansı robotlar

Yapay organlar gibi konularda 5-10 yıl sonra sonuç almayı beklediklerini vurgulayan Demir, bilim-kurgu filmlerinin vazgeçilmezi olan ve gelecekte düşünen robotların insanlığın kontrolünü eline geçirebileceği gibi senaryoları da beraberinde getiren "insansı robotların" ise kısa dönemde olmasa bile uzun vadede hayata geçeceğini söyledi. Demir, şunları kaydetti:

"İnsansı robotlar da uzun vadede yapılacak. Şu an Japonya bu konuda çok ileride. İnsanın duygularını anlayan bir robot yapılabilecek. Bir kişi evde çalışırken işyerinde onun bir robotunun bulunması gibi. Bunlar yapılacak ve yapılmakta olan şeyler, ama beyin o kadar karışık bir sisteme sahip ki, insanın beynini taklit edip bilgisayar yapmak çok uzun vadeli bir iş. Sadece kişinin sağlığını teşhis ve tedavi değil, onunla birlikte kişinin daha iyi hareket edebilmesi, aletleri kullanabilmesi veya gerekiyorsa kişi gibi bir robot yapılabilmesi konuları çok gelecek vaat ediyor. Ama açıkçası, teşhis-tedavi alanları kadar çok hızlı sonuçlar almayacak. Çünkü öncelik, bizim de önceliğimiz teşhis ve tedavide daha çok ilerleme sağlanması. Fonlarımızı öncelikli olarak bu alanlarda kullanıyoruz." Demir, bu çalışmaların filmlere de konu alan "kötü amaçlı kullanımıyla" ilgili olarak da alanda bazı etik değerlerin olması gerektiğini belirterek, fon verirken bu konulara da dikkat ettiklerini ve çalışmalarda bilginin doğru kullanılması ve şeffaflığa dair düzenlemeler yaptıklarını kaydetti.
______________________________________________________________________________

Uçak Yerine Uçan Daire Deliyor

uçan daire

Hava mühendisleri çevreye daha az zarar veren uçaklar tasarlayarak uçuşla ilgili kavramlarda kökten değişimler yaratmayı planlıyor. Bunlardan bir tanesi de geleceğin çevre dostu uçan daireler.

Hollanda’daki Delft Teknoloji Üniversitesi üyesi Etnel Straatsma, kanatları olan silindir bir gövdeden kurtulmak istediğini belirtti. Straatsma’ya göre geleceğin uçağı uçan daire şeklinde olacak. Straatsma ve diğer mühendisler daha hafif maddeler kullanarak çevre dostu pervaneli uçaklara geri dönmek gibi projeler üzerinde de çalışıyor. Haberin devamı
Straatsma aynı zamanda, yüzde 50 daha az karbondioksit üreten çevre dostu uçaklar tasarlamayı amaçlayan CleanEra (TemizÇağ) projesinin başkanı. Projenin “greenliner” ögesinin, havayı kirleten unsurların oranını ve sesi azaltan tasarımı ise uçan daire şeklinde.
Delft Üniversitesi’nden Alexander de Haan günümüz uçaklarının ancak yüzde 10-15 daha az karbon emisyonu ve ses üreteceğini, bu rakamın ise her yıl yüzde 5 büyüyen havayolu sanayisiyle yarışamayacağını söylüyor.

Havacılık, yıllık karbondioksit emisyonunun sadece yüzde 2’sinden sorumlu fakat sanayinin çok hızlı büyümesi endişeye neden oluyor. 1999’da yapılan Hükümetlerarası Küresel Isınma Paneli raporuna göre 2050’de hava yolculuğu toplam küresel ısınmanın yüzde 5’inden sorumlu olacak.
Tahminlere göre bir yolcunun hava yolculuğu yaparak neden olduğu karbondioksit emisyonu, aynı mesafeyi arabayla gitmekle eşdeğer.

Modern uçakların çevre dostu olarak ulaşabilecekleri son noktaya geldiklerini belirten Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nden Andreas Handeman, köklü bir değişimin gerekli olduğunu vurguladı. Bu değişim ise yeni maddeler kullanarak ve yeni tasarımlara sahip uçaklar üretmek ya da eski modellere geri dönmek ile gerçekleşebilecek gibi görünüyor.
______________________________________________________________________________


 
  page counter  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol